DOLAR
32,4809
EURO
34,9665
ALTIN
2.435,21
BIST
9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Şanlıurfa
Az Bulutlu
33°C
Şanlıurfa
33°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
34°C
Cumartesi Az Bulutlu
34°C
Pazar Az Bulutlu
32°C
Pazartesi Az Bulutlu
28°C
RESİM AÇIKLAMASI
RESİM AÇIKLAMASI

Düşünce Ve Davranış

30 Ağustos 2021 18:01
0
A+
A-

Toplum olarak aldığımız kararlar birbirine yakın ise beslendiğimiz kaynakların doğruluğuna, birbirine zıt ise beslendiğimiz kaynakların farklılığına işarettir. Çünkü beslendiğimiz kaynaklar aldığımız kararlar üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Askerlik yapan her insan, yürüyüş kolunda yürürken ayakların yerden aynı anda kaldırılmasının ve aynı anda hatta aynı şiddete yere vurulmasının çok önemli olduğunu gayet iyi bilir. Sallanan kolların aynı miktarda sallanması da bir o kadar önemlidir. Yürüyüz bandında öne geçmenin veya geride kalmanın en büyük disiplin suçu olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu durum; askerlerin karşılaştıkları zorluklar, karşı karşıya geldikleri düşman karşısında birlikte hareket etmeyi sağladığı iddia edilir. Peki mensubu olmakla övündüğümüz dinimiz aynı olay karşısında birbirine yakın refleksleri sergileme konusunda askerlikteki kurallar kadar bizi birbirimize yaklaştırmıyorsa bize etki derecesini tartışmamız gerekir diye düşünüyorum. Ya da bizi sevk ve idare eden kuralların İslam’dan kaynaklanıp kaynaklanmadığına yoğunlaşmamız gerektiğine inanıyorum. İnsanların dünyevi veya uhrevi verdikleri her karar, sahip oldukları düşüncelerinin bir sonucudur. Nasıl düşünüyorlarsa verdikleri kararlar da o doğrultuda olacaktır. Ancak bu durum her insanın düşüncesinin aynı olacağı manasına gelmez. İnsanlar insan olması hasebiyle farklı düşünebilir, farklı kararlar alabilir, farklı tezler de ileri sürebilirler. Düşüncenin kişiden kişiye değişiklik göstermesi kadar doğal bir durum yoktur. Bu, insan olmamızın en doğal, en tabii neticesidir. Ancak ortak kararlarımızın olması da bir gerekliliktir, bir zorunluluktur. Şirk, bu konunun serdefteridir. Herkesin aynı şeyi kabul etmesi ve aynı şeyleri ret etmesi gerektiği açıktır. Hiçbir Müslüman’a özellikle şirk konusunda İslam’ın bildirdiklerinin dışında farklı bir düşünceye sahip olması düşünülemez, kabul edilemez. En büyük ortak noktamız budur. Çizilecek çemberin ana noktası burasıdır. Bu konuda bir araya gelmemeyen insanlar diğer konularda bir araya gelmeleri pek mümkün değildir. Mesela normal şartlarda bir Müslüman Amerika’yı dost, diğer bir Müslümanın da Amerika’yı düşman olarak bellemesi mümkün değildir. Şayet böyle bir durum sözkonusu oluyorsa, ki vardır, iki Müslüman’ın beslendikleri ve düşünceleri üzerinde büyük tesir bırakan kaynakların farklılığından bahsetmek mümkündür. Eğer bu iki Müslüman, aynı olaya Kur’an ve Sünnet gözlüğüyle bakmış olsalardı üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri söyleyebileceklerdi. Aynı durum Afganistan’da yönetimi ele geçiren Taliban’a karşı da sergilendiğine şahit olmaktayız. Biri Talibanı teröris ilan ederken diğeri onu gökteki bir yıldız olarak lanse ediyor. Beslenme kaynakları Kur’an ve Sünnet olan iki Müslümanın aynı konuda birbirine zıt iki farklı düşünceye sahip olmaları aslında mümkün değildir. Aynıu konuda birbirine zıt farklı düşüncelere sahip olmamız Kur’an ve Sünnetten uzaklaşmamızın en bariz göstergesi olarak telakki ediyorum. Ana kaynaklarımızdan uzaklaştığımız oranda aynı konuya farklı bakmalar meydana gelecek, farklı fikirler ortaya çıkacaktır. Bizi birbirimize yaklaştıracak aynı dertle hemhal kılacak ortak kararlarımızın olması aslında Müslüman olmamızın en temel şartıdır. Çünkü Müslümanların beslendiği veya beslenmesi gereken kaynaklar bellidir. Yüce Allah tarafından önümüze konulan emirler ve yasaklar çerçevesinde düşünmek, alacağımız kararları bu minvalde almak zorundayız. Aksini iddia etmek ve peşinden seğirtmek bize yakışmaz. Müslümanlar arasında olabilecek farklı düşünme biçimleri dinin çizdiği çerçeve dahilinde mümkündür ve olmalıdır. Ortak bir düşünceye sahip olmamız gereken alanlarımız sınırlı değil bilakis ziyadesiyle fazladır. Ayrılığa düşebileceğimiz noktalar ise çok azdır. Çünkü kabullerimiz ve retlerimiz sarihtir ve ortadadır. Kur’an ve Sünnet eksenli bir düşünce bunu gerektirir. Ayetlerin ve hadislerin bildirdiklerini kabul eden insanlar arasında çok fazla ayrılık ve gayrılık oluşmaz. Temel konularda bir araya gelme, feri konularda ise ayrışma gayet normaldir. Buradan yola çıkarak şunu söylemek istiyorum. Ayrıştığımız, karşı karşıya geldiğimiz konular fazla; mütabık kaldığımız, birbirimizi desteklediğimiz ortak noktalarımız az ise kabullerimizi ve retlerimizi düzenleyen ana unsurların İslam olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Belki İslam’ın temel konularını kendimize göre yontmuşuzdur belki de bazı konuları yok saymışızdır. Dinimize, kendi yaşantımıza bakarak yaptığımız ilaveleri saymıyorum bile. Hiç bir Müslüman İslam’ın var olan bir emrine muğayyir veya yasakladığı bir şeyi savunmak gibi bir fikir özgürlüğüne sahip olmaz/olamaz. Böylesi bir durum kabule şayan değildir. Mesela haram kılınan içki, yasaklanan faiz ve men edilen kumar gibi konularda bir Müslümana fikir yürütmek, olabilirliğine bakmak, yumuşatmaya çalışmak, farklı boyutlara taşımak yakışmaz. Bu olaya tersinden de bakabilirsiniz. Bir Müslümana farz olan namaz, oruç ve hac gibi ibadetlerde fikir beyan etmek, kişiselleştirmek, farklı mecralara çekmek, yumuşatmaya çalışmak da yakışmaz. Bir Müslüman bu emir ve yasakları iyi bilir ve olması gerektiği gibi kavrar ve anlar. Düşüncelerini ve yaşamını de bu minvalde düzenler. Şayet bu emir ve yasakları olması gerektiği gibi bilmez ve doğru bir şekilde kavramazsa sahip olduğu gayr-i İslam’i düşünceleri İslam’i bir düşünce olduğu zehabına kapılır. Fikir özgürlüğü Allah’ın çizdiği sınırlarla kayıtlı ve sınırlıdır. Bunun ötesi yoktur. Kalın sağlıcakla.

Yazarın Diğer Yazıları
12 Eylül 2021 12:47
17 Haziran 2021 21:47
19 Kasım 2021 18:21
11 Aralık 2021 09:12
16 Temmuz 2021 10:43
REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

İLAN ŞEHRİ-İLAN VER GÖZ PROTEZ