DOLAR
32,5566
EURO
34,8396
ALTIN
2.431,83
BIST
9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Şanlıurfa
Açık
33°C
Şanlıurfa
33°C
Açık
Çarşamba Parçalı Bulutlu
33°C
Perşembe Az Bulutlu
34°C
Cuma Çok Bulutlu
33°C
Cumartesi Az Bulutlu
32°C
RESİM AÇIKLAMASI
RESİM AÇIKLAMASI

Kur’an’ı Anlama Ve Yorumlama Sorunu -1-

27 Kasım 2021 13:18
0
A+
A-

Böyle bir sorunun olduğunu/olacağını kabul etmeyenlere benim söyleyecek bir sözüm yok. Böylelerini kale almadığım gibi kendileriyle tartışmayı gerekli de görmüyorum. Evvela Kur’an gibi ilahi bir kitabı anlama ve yorumlama gibi bir sorunumuzun olup olmadığını bilmemiz lazım. Bu kaçınılmaz bir durum. Olmazsa olmazımızdır bu. Eğer bu durumun varlığını kabul edebilirsek, çözüme yaklaşma konusunda epey mesafe katetmiş oluruz. İster kabul edelim ister kabul etmeyelim Müslümanlar olarak en önemli sorunumuz Kur’an-ı Kerim’i doğru anlama ve doğru kavrama olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Her ayeti, her sureyi günümüz ile ilişkilendirmekten soyutlama gibi bir hastalık hemen her Müslümanın zihnine sirayet etmiş çok ağır bir hastalık. Bu hastalığı tedavi edebilmemiz için tanımamız ve tanımlamamız gerekiyor. Kendisiyle yüzleşmediğimiz hiçbir hastalığı tedavi etmemiz de mümkün değildir.Peki realitede Kur’an-ı Kerimi doğru anlama ve doğru yorumlama gibi bir derdimiz, bir gayretimiz var mı?Kimileri kabule yanaşmasa da hala Kur’an-ı Kerimi yanlış anlama sorunumuz en büyük sorun olarak duruyor orta yerde. Yaşamak, her zaman anlamaktan ve kabul etmekten sonra gelir. Toplum olarak dini emirleri yaşamadığımıza, yasaklarından da gerektiği gibi kaçınmadığımıza göre ilahi emirleri anlamıyoruz demektir. İlahi emirleri sosyal, siyasal, ekonomik, eğitimsel ve hukuksal olarak hayatımızdan tart etmiş olmamız bunun en büyük göstergesi değil midir? Dini emirleri hayatımızdan çıkarmamızın sebebi de yanlış yorumlamalarımızdan kaynaklanmaktadır. Kur’an-ı Kerimi yanlış veya eksik anlamamızın bir çok nedeni, birçok saiki vardır. Sanırım en önemli sorunumuz vahyi cahiliye ve asr-ı saadet dönemiyle kayıtlı ve sınırlı tutarak bugüne taşıyamamak ve bugüne yorumlayamamaktır. Şayet ayetleri olduğu gibi bugüne getirebilseydik ortada hiçbir sorunumuzun kalmadığını da görebilecektik.Kur’an-ı Kerim’in anlatımlarını, vurgularını, örneklendirdiği şahsiyet ve karakterleri bugüne taşımamız ve yorumlamamız kaçınılmaz bir görevdir. Bu kitap her asırda ve her mekanda uygulanabilir bir kitaptır. Kendimizden soyutladığımız, tarihin tozlu sayfalarına hapsettiğimiz, başkalarıyla ilişkilendirerek kendimizden uzaklaştırdığımız her ayet bize, günümüze ve derdimize deva olmayacaktır. Hatta asrımızla ilişkilendiremediğimiz her sureyi doğru anlamış da sayılmayız. Kur’an-ı Kerimi doğru anlamadığımız sürece dünyevi ve uhrevi tüm iş ve işlemlerimiz sarpa saracak, çığırından çıkacaktır. Dede olması gerekenler, baba olarak resmi kayıtlara geçecektir. Hemen her ayeti kendimizle ilişkilendirmekten korktuğumuz müddetçe cennetin ortasında bir yaşam bekleyen bizler, gözlerimizi cehennemin dibinde de açabiliriz. Allah muhafaza buyursun!Bu konunun daha iyi kavranması ve anlaşılması adına birkaç örnek vermek istiyorum.Müslüman olmamız hasebiyle en önemli meselemiz kuşkusuz imandır. İmanımız sağlam olmadan Müslümanlığımız da sağlam olmayacaktır. O halde imanımızı çevre ve zamane şartlarına göre değil, Kur’an’ın ileri sürdüğü şartlara göre düzenlememiz ve gözden geçirmemiz gerekir.Kur’an-ı Kerim’de geçen Lat, Menat, Uzza, Vedda, Suvaa, Yeğus, Yeuk ve Nesra gibi putlar bugüne taşınmalı ve işlevleriyle beraber var olan putlar; yer, zaman, mekan ve şahsiyetlerle kayıtlı ve sınırlı kılmadan bu ayetlere göre yeniden bir değerlendirmeye ve yorumlamaya tabi tutulmalıdır. Yoksa Yüce Allah’ın verdiği bu örnekler tarihin tozlu raflarında kalması gereken birer teşbihten öteye geçmeyecektir. Halbuki bu putlar yaşadıkları zamanda halis, muhlis insanlardı. Bu üstün şahsiyetli insanlar öldükten sonra muhipleri tarafından puta dönüştürüldüler hem de hiç acımadan. Kimi üstün başarı madalyasıyla putlaştırıldı, kimi ettiği dualarla putlaştırıldı, kimi de açtığı çığırda büyük işler yaptığına inanılarak putlaştırıldı. Ama hepsinin ortak özelliği öldükten sonra puta dönüştürülmeleriydi.Bu ayetleri kendimize, çevremize ve çağımıza hitap eden birer ayet olarak algılamazsak puta taparken, taptığımız putları birer put olarak algılamaz ve kendimizi cennetin ortasında görmeye devam ederiz. Bu durum şu ayetin zikrettikleriyle tam anlamıyla zıtlık oluşturmuyor mu? “Allah, kendisine şirk koşanları bağışlamaz…” (Nisa/116) Sahi birilerini isimlerinde, fiillerinde ve sıfatlarında Allah’a ortak etme durumu olan şirk; sadece cahiliye dönemine has olmak üzere tarihin tozlu raflarında kalan bir ahlaki durum muydu? Yoksa her zaman ve he mekanda bulunabilecek, medenileştikçe isimlendirmede evrime gidilecek bir haslet miydi?

Yazarın Diğer Yazıları
22 Ağustos 2021 19:37
9 Haziran 2021 17:16
20 Ekim 2021 08:34
20 Aralık 2021 20:28
30 Ağustos 2021 18:01
REKLAM ALANI
Yorumlar

  1. Beşir korkmaz dedi ki:

    Ağzına sağlık hocam

İLAN ŞEHRİ-İLAN VER GÖZ PROTEZ